31 Ağu 2014

Sonbahara Başlarken


Geceye mi çırpınış, gurbete mi bu hasret
Bitmeyen bir susuzluk ve sönmeyen hararet
Ortasında kalmışsın; saçların darmadağın
Gülşenim, yıkılmadan saray gibi otağın
Hayatın sonbaharı kuşatmadan rengini
Yitirmeden şu billur ve masmavi engini
Beni al kollarına, uyut sonsuza değin
 
NURULLAH GENÇ

devamını oku
PAYLAŞ:

30 Ağu 2014

Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v.)'de Şaka Yapardı

       



      Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimiz (sav)’e gelerek: "Yâ Resulallah! Cennete girmem için bana dua eder misiniz?" dedi.
       
           Peygamber (sav) Efendimiz: "Yaşlı kadınlar Cennete giremez" diye ona takıldı. Bunun üzerine kadın ağlayarak oradan ayrıldı.
      
           Peygamber (sav) Efendimiz, Sahabîlere: "Gidin ona söyleyin, 'Sen Cennete yaşlı olarak giremezsin.' Cenab-ı Hak, 'Biz onları yepyeni bir yaratılışla yarattık da, eşlerine sevgi ile düşkün hep aynı yaşta genç kızlar yaptık' buyurmuyor mu?" (Vakıa Sûresi, 36.)

devamını oku
PAYLAŞ:

28 Ağu 2014

Bugünden...

Siz ne kadar mutlu olursanız olun,bugüne yarına ne kadar umutla bakarsanız bakın,çevrenizdeki insanlara kayıtsız kalmayın.
Herkez sizin kadar mutlu olmayabilir.
Üstelik onların mutsuzlukları sizin mutluluklarınızın sınırlarınıda çizebilir.
Hemde sert ve acımasız bir şekilde...

devamını oku
PAYLAŞ:

27 Ağu 2014

Kördüğüm Gibi

Hz.Aişe Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile yeni evlenmişti.Eşinin kendisini sevip sevmediğini merak etmekteydi.Hz.Aişe bu düşüncesini Efendimiz (s.a.v.) ile konuşmadan edemedi.
-Ey Allah2ın Rasulü,beni seviyor musun?
-Evet ya Aişe,tabi seviyorum.
Hz.Aişe dahasınıda merak ediyordu.
-Beni nasıl seviyorsun?
-Kördüğüm gibi.
Bu cevap Hz.Aişe'yi çok sevindirdi.Çünkü kördüğüm açılamazdı.
Alacağı cevap onu çok mutlu ettiği için Hz.Aişe sık sık sorardı.
-Ey Allah'ın Rasulü,kördüğüm ne alemde?
-İlk günkü gibi ya Aişe...


devamını oku
PAYLAŞ:

26 Ağu 2014

Huzurlu Günler

Ölüm bize ne uzak,bize ne yakın ölüm.
Ölümsüzlüğü tattık ,bize ne yapsın ölüm.
Erdem BEYAZID



devamını oku
PAYLAŞ:

25 Ağu 2014

Bugünkü Çalışmalarım

Bir müşterim için yaptığım hazırlıktan küçük bir kare.
Ben her şeyi bu şekilde ayrı ayrı hazırladım.
Kendisi parçaları birleştirip oğlu için kapı süsünü oluşturacak.
Güzel bir hafta geçirmeniz dileğimle.

Vesselam.
 

devamını oku
PAYLAŞ:

24 Ağu 2014

Huzurlu Pazarlar

Bol bol dua et ve ''amin'' de.
O ''amin'' yıllar sonra belki çıkar karşına.


Huzurlu Pazarlar

devamını oku
PAYLAŞ:

23 Ağu 2014

Keçeden Anahtarlık

Küçük çalışmalara devam.

Anahtarlığın içini elyafla doldurdum.
Kenarlarını elle dikip, çatısını kumaş yapıştırıcısı ile yapıştırdım.
Bu günlerde internetle ilgili bir takım sorunlar yaşıyorum.
Onun için kısa kısa geçiyorum,üzgünüm :(
İnşallah bir hafta için de problem çözülücek.
Sonrasında yapım aşamalarını da sizlerle paylaşıcam inşallah.

Görüşmek üzere

devamını oku
PAYLAŞ:

22 Ağu 2014

Aşkın Gözyaşları'ndan

Yandık, yakıldık ama hüzünden yana asla yakınmadik
Ne de olsa biz mahzun bir Peygamber'in ümmeti degilmiyiz?
Hüzün taze tutar aşk yarasını
Yaramdan da hoşum yarimden de...


Kaynak:Aşkın Gözyaşları-Sinan YAĞMUR

devamını oku
PAYLAŞ:

21 Ağu 2014

Hifa Hatun


 
            Medine-i Münevvere’de güzelliği ve ahlâkı ile meşhûr bir kadın sahabinin hikayesinden bahsetmek istiyorum.
Tevekkül sahibi kazaya rızâ gösteren ve Hazreti Peygamber’e çok bağlı olan, her sözünü dinleyen, ahireti çok düşünüp, hiç aklından çıkarmayan, hep ahirete hazırlanıp, ona yarar ameller işlemeye çalışan bir sahabi: HÎFÂ HATUN!
            Hîfa Hatun'un methi hızla yayılır ve çok uzaklara gider. Bırakın
hekimleri, tüccarları, vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi
bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece Allah'ın rızasını diler.
           Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer... Kimi
cevahirler döker... Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı
sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı?
            Hîfa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin(S.A.V) huzuruna çıkıp "Ey Allah'ın Resûlü" der, "bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene." Doğrusu
o, Peygamber Efendimiz'in (S.A.V)  “gündüzleri oruç tut' ya da 'geceleri namaz kıl” gibi bir tavsiyede bulunacağını sanır ama Server-i Kâinat "Önce evlenmen lâzım" buyururlar "zira bununla dininin yarısını emniyete alırsın!" Hifa, büyük bir teslimiyetle boynunu büker ve "siz kimi münasip görürseniz ben ona razıyım" der.
           Mâlum, o sıradan bir hanım değildir ve onu nikahına alacak erkeğin de "özel"
olması gerekir. Lâkin Resûlullah (S.A.V) ne kimseye ümit verir, ne de kimsenin ümidini kırar. Her zamanki gibi basit ve pratik bir çare bulur "yarın sabah mescide ilk gelenle evlen" buyururlar. Bu teklifi herkesin hoşuna gider, talipler erken kalkmak için tedbirler
düşünür, kendilerince hazırlık yaparlar.
            Bu haberi elbette Hazret-i Suheyb de duyar ama dikkate almaz. Zira o fakir
ve kimsesiz biridir. Evi yurdu yoktur ve karnını zor doyurur. Kah ağaç altlarına uzanır, kâh mescid gölgelerine kıvrılır. Uzun boyuna rağmen o kadar zayıftır ki, rüzgar sert esse ayaklarını yerden kaldırır.
           Ama bakın şu işe ki o gece Allahü teâlâ bütün sahabelere derin bir uyku
verir, Hifa Hatun'un talipleri gözlerine çöken ağırlığa yenilirler. Resulullah Efendimiz (S.A.V) her zamanki gibi imsak sökerken mescide gelir ve büyük bir merakla talihli sahabeyi bekler.
           Nitekim mescidin eşiğinde bir gölge uzar ve Süheyb içeri girer.Resulullah Efendimiz(S.A.V) namazdan sonra Hifa Hatunu çağırtıp neticeyi bildirir. Hazret-i Hifa büyük bir teslimiyetle kabul eder.
           Efendimiz güzel bir hutbe okur ve nikah akidlerini yaparlar. Sonra şanslı
sahabeye döner "Ey Süheyb" buyururlar, "şimdi hanımına bir hediye al ve tut elinden evine götür."Suheyb Radıyallahu anh ellerini çaresizlikle iki yana açar. "İyi ama" diye mırıldanır, "benim ne bir dirhem gümüşüm, ne de sığınacak evim var."
           Hifa Hatun kocasının boynunu büktürmez, ona içinde on bin dirhem gümüş olan
süslü bir heybe gönderir ve "filanca yerdeki köşkümü sana hediye ettim" der.
Alemlerin Efendisi çok hislenir onlara hayır dualar ederler.
           Süheyb, o gün Medine sokaklarında dolanır durur, akşama doğru utana sıkıla
konağa sokulur. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan ya bir, ya iki
hurma alır ve "Ya Hifa" der, "biliyorum sen benim için bulunmaz bir nimetsin, ben ise senin için sadece mihnetim. Ben şükretsem gerek, sen sabretsen gerek. İster misin şu geceyi taat ve ibadetle geçirelim zira Efendimiz (S.A.V) "Cennette yüksek bir çardak vardır. Orada yalnız şükredenlerle sabredenler otururlar." buyurdular.
           Ve öyle de yaparlar. Seccadelerini gözyaşları ile ıslatır, kalplerini zikr
ile aydınlatırlar. Cebrail Aleyhisselam olup biteni Resulullah Efendimize
anlatır ve onları Allahü Teâlâ’nın cenneti ve cemaliyle müjdeler.
          Ertesi sabah, namazdan sonra Efendimiz Suheyb'i yanlarına oturtur "Ey
Süheyb" buyururlar "geceki halini sen mi anlatırsın ben mi anlatayım?"
Süheyb gözlerini kucağına indirir, zor duyulan bir sesle "Allahın Resulü en
iyisini bilir" cevabını verir.
         Efendimiz onlara "ne mutlu size" gibilerinden bakar, "İkiniz de
cennetliksiniz" buyururlar, "... ve Allahü Teâlâyı göreceksiniz!" Süheyb
derhal secdeye kapanır ve "Ya Rabbi!" diye yalvarır, "o ki beni mağfiret
ettin, günahlara bulaşmadan canımı al!"
         Allahü Teâlâ bu yanık duayı kabul eder, Suheyb, secdede kalakalır. Mescidde
bulunanlar ağlamaklı olurlar. Resulullah Efendimiz (S.A.V) "Size daha şaşılacak bir şey söyliyeyim mi? Şu anda Hifa Hatun da
ruhunu Hakka teslim etti" buyururlar.
           Namazlarını, yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız o yüce Server kıldırır.
İkisini yanyana toprağa bırakırlar. Baş uçlarına küçük bir tahta çakar.
Birine "Şükredenlerden Suheyb" yazarlar, öbürüne "Sabredenlerden Hifa!"...
           Mekanları elbette cennettir.Rabbim ahirette onlarla olmayı cümlemize nasib eylesin,dünyada da onların sabır ve şükründen nasiblenen kullarından eylesin inşaallah…
Ruhlarına Fatiha..

devamını oku
PAYLAŞ:

20 Ağu 2014

Keçeden kapı süsü

Uzun zaman önce yaptığım kapı süsü.
Dikişten ziyade bu aralar keçe ile uğraşmayı daha çok sevmeye başladım.
Sanırım dikiş biraz yormaya başladı beni.
Biraz ara verip özlemem lazım.

İnternette keçe ile ilgili bir çok örnek görebiliyoruz malum.
Zaman zaman müşterilerim netten buldukları resimleri bana gönderip ''aynısını istiyorum'' diyorlar.
Emeğe saygım olduğu için birebir aynısını yapma taraftarı değilim.
Buna özen gösteriyorum.
Bu modeli de Yine bir müşterim Tiryaki Hobi 'den görüp beğenmiş.
Kendisinin bu konuda artık çok başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Bende kendimce farklılıklar katmaya çalıştım.
 
Yeni postlarda görüşmek üzere.

Vesselam...
 

devamını oku
PAYLAŞ:

19 Ağu 2014

Dua'da Ümitli Olmak Gerek

Cüneyt Suavi çook sevdiğim ve yıllardır kitaplarını okumaktan zevk aldığım bir yazardır.
Kısa kısa ve ibretlik hikayelerin olduğu bu kitabı temin etmenizi ve okumanızı nacizane tavsiye ederim.
İşte bu kitaptan kısa bir hikaye:

DUA

Küçük çocuk deniz kenarında oturmuş,gözlerini ufuktaki bir noktaya dikmişti.
Belki bir saattir öylece duruyordu.
Onun bu hali,alışveriş için balıkçı sandallarını bekleyen bir ihtiyarın dikkatini çekti.
Yaşlı adam seke seke onun yanına gidip:
-Merhaba,dedi.Bugün deniz çok harika değilmi?
Küçük çocuk başını çevirmeden:
-Ama dalgalı,dedi.Topum denize düşünce sürükleyip götürdü.
Adam çocuğun yanına oturup:
-Eğer biraz genç olsaydım yüzüp alırdım.Fakat şimdi adım bile atamıyorum,dedi.
Küçük çocuk ona cevap vermedi.
Ve kıyıdan uzaklaşan topunu daha iyi görmek için hemen yanındaki tümseğe çıktı.

Yaşlı adam sakin bir ses tonuyla:
-Ümidini hiç bir zaman kaybetme,dedi.Bence dua etsen çok iyi olur.
Çocuk büyük bir sevinçle:
-Dua etsem topum geri gelirmi ? diye sordu.Hem gelsede burayı nasıl bulacak?
-Allah isterse ona buldurur.Topun geri gelmese de o duanın sevabı sana yeter.
Küçük çocuk bu sözleri duyunca,her okuduğunda dedesinden bahşiş kopardığı bir kaç kısa sureyi sıraladı.
Daha sonra topun dönmesi için Allah'a dua etti.Üzüntüsü her nedense azalmıyordu.
O topa bir sürü para harcamış,bayram parasını bile ona katmıştı.
Şimdi artık tek şansı,bazen olduğu gibi rüzgarın ters tarafa esmesiydi.
Ama deniz büyüktü,topu ise küçücük.
Akşam üstü hava biraz sertleşti.Ve güneş batmak üzereyken sandallar döndü.
Küçük çocuk eve dönmek istemiyordu.Bu yüzden ihtiyarla birlikte oyalandı.

Yaşlı adam bir sandalın yanına sokularak:
-Avınız inşallah iyi geçmiştir.Eğer varsa bir kaç kilo alabilirim,dedi.
Balıkçı bir kovayı gösterip:Zaten o kadarcık tutmuştum,denizde ''av'' diye bir şey kalmadı,dedi.
-Dua etmeyi denedinizmi? diye atıldı çocuk.
Ümidinizi hiç bir zaman kaybetmeyin.
Balıkçı adam için herşey bir tesadüftü.Bunun için ''rastgele'' diyorlardı.
Ama şimdi bir şey hatırlamıştı.Yıllar yılı unuttuğu bir şeyi.
Çocuğun yanaklarını okşarken:
- Dua ha! diye mırıldandı.O zaman tutarmıyım?
- Tutamazsanız bile duaların sevabı yeter,dedi çocuk.Bunu yeni öğrendim.
Balıkçı bu sözleri ilk defa duyuyordu.Başını sallayarak:
-Bende yeni öğrendim,diyerek gülümsedi.Üstelikte küçük bir öğretmenden.
Çocuk bu sözlerden çok hoşlanmıştı.
Artık topun gitmesine üzülmüyordu.
Yanındaki yaşlı adam ona göz kırparken balıkçı tekrar sandala atladı ve ağların üstündeki örtüyü açtı.
Bir top vardı orada.
Henüz ıslak olduğundan ,ışıl ışıl parıldayan bir futbol topu.
Balıkçı onu çocuğa uzatıp:
-Öğretmenlerin hakkı hiç ödenmez,dedi.Bunu biraz önce denizde buldum.
Küçük çocuk neredeyse bir çığlık atacaktı.Kesinlikle bir rüya görüyordu.
Aceleyle sağa sola bakındı ama,her şey gerçekti.
Balıkçı da ,sandal da ,ihtiyar da.
Topu ise ellerindeydi.Ona sıkıca sarılıp:
-Bir daha benden izinsiz gezmek yok,dedi.Ya dua etmeseydim ne olurdu?


Kabul olacağını ümit ettiğimiz duaların, kabul olduğunu görebilmek ümidiyle...


 Vesselam
 

devamını oku
PAYLAŞ:

18 Ağu 2014

Keçeden Kalp İğnelik

Hayırlı Geceler

Keçe ile birşeyler üretmeyi seviyorum.
Bir süre önce yaptığım bu iğnelikleri bir arkadaşım istemişti.
Bu iğneliklerde ilk defa desenli keçe kullandım ve çok hoşuma gitti.
Büyüklük istenilen ölçüde olabilir.
Uzun zamandır keçe ve dikişle uğraştığım için kalıpsız kesim yapabiliyorum.
Bu kalpleride kalıp kullanmadan kestim.
Kenarlarının şekilli olması için zikzak makas kullandım.
İçini elyafla doldurdum.
Bir çok kişinin rahatlıkla yapabileceği bi model.
Dikiş makinesine bile gerek yok.
Elle dikilebilir.

Erken yatıp erken kalkmak gerekir.
Şimdilik müsaadenizle :)

Vesselam...


devamını oku
PAYLAŞ:

15 Ağu 2014

Farklı Bir Hediye Seçeneği

Merhaba 

Bu güzel kavanoz içindeki notlarla birlikte bir arkadaşımdan hediye gelmişti.
 Manevi değeri olduğu için hala saklıyorum.

Çevrenizdeki dostlarınız yada sevdikleriniz için farklı bir hediye düşünüyorsanız işte size bir seçenek.
Şeffaf bir kavanoz içine renkli kağıtlara yazılmış küçük notlar karşınızdaki insanı mutlu edecektir.
Hediye için maddi değeri yüksek şeylere hiç gerek yok.
Eminim sizlerden daha farkli fikirler çıkacaktır.

Hoşçakalın




 


devamını oku
PAYLAŞ:

Hayırlı Sabahlar :)

Yanınızda beraber çay içebileceğiniz biri varsa şükredin.
Yoksa da kimi yanınızda istiyorsanız onu hayal edin :)
Cumamız mübarek olsun

devamını oku
PAYLAŞ:

8 Ağu 2014

Şiir Seven Yanım

Aslında şiire olan merakım lise yıllarında başladı.
O zamanlar Akra FM dinlerdim (hala dinliyorum)
O kadar güzel şiir programları olurdu ki anlatamam.
Gece 3-4'e kadar sürerdi bazen.
Çok kıymetli abilerimiz vardı.
Hem şiir hem muhabbet olunca doyum olmazdı programlar.

Şiir deyince aklıma ilk gelenler Nurullah Genç,Erdem Beyazıt ve Serdar Tuncer derim.
Son zamanlarda Kadim Dolunay'da bu üçlünün yanına eklendi.
Önce Facebook2ta keşfedip takip etmeye başladım kendisini.
Daha sonra kitabını aldım.
Faklı bir yorumu var bence.
Şiir sevenlere naçizane tavsiyemdir.


 







devamını oku
PAYLAŞ:

Bismillah

Yeni bir başlangıç yeni umutlarla merhaba :)

devamını oku
PAYLAŞ:
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...